Psikanalitik Aile Terapisi, Duygu Odaklı Çift Terapisi, Pozitif Aile Terapisi ve Virginia Satir Aile Terapisi
MAKALE
Mehmet TEKNECİ, M.D.
Birey Aile Çocuk Terapileri Enstitüsü
ÖZET
Aile ve çift terapilerine dair dört yaklaşımın içerik olarak birbirinden farklılıkları olmasına rağmen her bir yaklaşımın odağında insan ve insan ilişkileri vardır. Psikanalitik aile terapisi, Freudyen Kuram ile beraber içselleştirilmiş nesne ilişkileri üzerinden incelenecektir. Psikanalitik aile terapilerinin amacı; aile bireylerine geçmişin bilinçdışı tekrarını ve çatışmalarını fark ettirip hayatlarının üzerindeki etkisini ortadan kaldırmaktır. Duygu odaklı çift terapisi ise süreç odaklı empatik bir yaklaşımdır. Çiftler arasındaki çatışma ve sorunlar, kişinin hem kendisinin hem de eşinin duygu düzenlemesinin bozulması sonucunda oluşur. Kişi hem kendi duygularını hem de eşinin duygularını düzenleme yetisini geliştirmesi için motive edilir. İşlevsiz etkileşim döngüleri fark ettirilir. Etkileşim döngülerinin altındaki duygulara ulaşılması ve onları ifade edilmesi eşlik edilir. Birincil duygularının gösterilmesi, yeni bir etkileşim ile duygularının dönüşüm sürecini başlatır.
Pozitif Aile terapisinde ise farklı ailelerde büyüyen farklı yeteneklerin öne çıkışı söz konusudur, bu farklı yeteneklere sahip olan yetişkinlerin evlendiklerinde çatışma yaşayabildikleri görülmektedir. Pozitif psikoterapi içerisinde gerçek yetenekler, mikrotravma, denge modeli, model boyutu, etkileşim basamakları, kendi kendine yardım, çatışma kavramı, pozitif yorum gibi kendine özgü yapılandırılmış kavramlar ve müdahale yöntemleri vardır. Ayrıca çocukluktan itibaren yetiştiği ailenin iç etkileşimleri sonucu oluşabilen bilinçdışı temel çatışma, iç çatışma, anahtar çatışma; kişinin şu anda yaşadığı ilişkilerine yansır. Virginia Satir aile terapisinde aileler eğitici ve sorunlu aile olmak üzere ikiye ayrılır. Sorunlu aile yapısında güvensizlik, korku ve kaygı hakimdir. Bireyler gerçek duygu, düşünce ve davranışları ortaya koymakta zorlanırlar. Kaygıları arttığı zaman tekrar eden yatıştırıcı, suçlayıcı, aşırı mantıklı, ilgisiz patavatsız dört iletişim biçimleriyle tepkilerini gösterirler.
Aile üyeleri; yüksek öz değere sahip olduklarını hissettiklerinde, birden fazla seçim haklarının olduklarını görebildiklerinde, hem içsel deneyimlerinden hem de davranışlarından sorumlu olduklarını hissettiklerinde, daha uyumlu iletişim biçimini deneyimlediklerinde terapi amacına ulaşmış demektir. Virginia Satir; başa çıkma tutumları, beş özgürlük, “kendim hakkımda deklarasyonum”, kişisel buzdağı metaforu, mandala, aileyi yeniden yapılandırma gibi birden fazla özgün uygulamaları üzerinden aile üyeleri ile temas kurup dönüşümü hedef alır. Yukarıda bahsi geçen bu yaklaşımların her birinde aile içi yaşanan çatışmaların çoğunluğu; aile köklerindeki ilişkilerin durumuna göre oluşmaktadır. Özellikle de bebeklik ve çocukluk dönemi ruhsal gelişim evrelerinin sağlıklı geçip geçmemesine bağlı olarak gerçekleşir ve şu anki aile ve çift ilişkilerine yansır.
Anahtar Kelimeler: Psikanalitik Aile Terapisi, Duygu Odaklı Çift Terapisi, Pozitif Aile Terapisi, Virginia Satir Aile Terapisi, Terapi süreci.
PSİKANALİTİK AİLE TERAPİSİ; birden fazla yaklaşım uygulamalarıyla yapılıyor olsa da bu makalede, Freudyen Kuram üzerinden yola çıkılarak iç ruhsal yapı, dürtüler, bilinçdışı çatışmalar, aktarım, karşı aktarım ve rüya gibi kavramlara ilaven içselleştirilmiş nesne ilişkileri bağlamında değerlendirilmelere ağırlık verilmiştir. Psikanalitik aile terapilerinin amacı; aile bireylerine geçmişin bilinçdışı tekrarını ve çatışmalarını fark ettirip hayatlarının üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak ve bu sayede aile bireylerinin gerçeklik içinde bir etkileşim içerisinde olmalarını sağlamaktır. Aile içerisinde yaşanan acil duruma destekleyici bir şekilde çözüm üretilmesinin ardından aile içerisindeki ebeveynlerin kendi aile köklerine kadar inilir. Ebeveynlerin çocukluk dönemlerinde oluşan çözümlenmemiş gelişimsel kusurların etkisiyle yaşanan bilinçdışı süreçler, aktarım, ilişkilerde gelişimsel eksikliklerin etkisiyle oluşan bilinçdışı çatışmalar, bölme, idealleştirme, devalüasyon, yansıtmalı özdeşim, yansıtma vs. tarzındaki ilkel savunmalarla yaşanan ilişkisel yanılsamalar üzerine çalışılır.
İlk Evre: Danışma sürecine başlanmasıyla birlikte öncelikle aile bireyleriyle terapötik bir ittifak kurulmaya çalışılır. Bu süreçte aile bireyleri ve çiftlerin birbirleriyle etkileşim kalıpları incelenir, aralarında yaşanan sorunların anlaşılması için sorunların nasıl bir formülasyonla çözüleceğine karar verilir.
Çalışmaya Geçiş: Terapist aile içerisindeki iletişimde bilinçdışı çatışmaları fark ettirmeye çalışır. Aile içerisinde yaşanan aktarım ve karşı aktarımlar aileye gösterilir. Bu farkındalıkla beraber aile bireyleri kendi aralarında gerçek anlamda neler olduğunu anlamaya başlarlar. Bu farkındalık, aile üyelerinin birbirlerine yakınlaşmasına olanak sağlayacaktır ve bu bağlamda terapist, aile üyelerinin konuşmakta zorluk çektikleri iç dünyalarındaki duygularını ifade etmelerini sağlar. Terapistin görevi, oluşan bilinçdışı dirençlerin yüzleştirilme, yorumlama ve netleştirilmeyle fark ettirilmesidir. Bu farkındalıkla aile bireyleri kendi acılarına tahammül ederek aile içinde gerçekte ne olduğunu anlamaya başlarlar. Birbirlerini anlamanın etkisiyle yakınlaşır; içlerindeki acı verici duyguları, geçmişi anlatacakları bir yakınlaşmayı ve gerçek yapılarını olumlu ve olumsuz yönleriyle paylaşmış olurlar.
Bitirme (Sonlandırma) Evresi: Geçmişin bilinçdışı tekrarları ve çatışmaları, patolojik nesne ilişkilerinin yanılsamaları ve buna bağlı davranışlar fark edildiğinde aile üyeleri savunmaları ve yanılsamalarıyla hareket etmezler. Böyle olunca yoğun öfke, terk edilme, yalnızlık, suçluluk, depresif duygular, çaresizlik vs. gibi duygularla baş başa kalırlar. Bu süreçte; yaşadıkları duyguların şu anın meselesi olmadığını, kendileri olurlarsa terk edilmeyeceklerini, eşlerini kaybetmeyeceklerini fark ettikleri bir sürece girmeye çalışırlar. Aslında gerçek şudur ki; eşlerini, çocuklarını, yakın ilişkilerini olumlu-olumsuz yönleriyle bir bütün olarak algıladıkları bir süreç karşılarındadır. Danışan, her ne kadar gerçekte ne olduğunu anlasa da hissettiği duygular sebebiyle savunmaya geçmeden mantıklı davranışlar ortaya koymakta zorlanmaktadır. Gerçeğin olduğu noktada durmak zor gelmekte; zaman zaman aklının söylediği gerçeklikten uzaklaştığı ve duygulardan kaçtığı, savunma ağırlıklı davranışlara girebilmektedir.
DUYGU ODAKLI ÇİFT TERAPİ
Bu terapide çiftlerle yapılan çalışmanın odağı, eşlerin kendilerini ve birbirlerini yatıştırabilmeleri, birincil duygularını birbirlerine gösterebilme kapasitelerine gelmeleri olur. Bu yaklaşım; terapistin empatik eşliği önemsediği, süreç ve keşif odaklı entegratif hümanist bir yaklaşımdır. Çift ilişkilerinde üç önemli motivasyon kaynağının bağlanma, kimlik korunumu, beğeni ve çekim olduğu ifade edilir. Çiftler arasındaki çatışma ve sorunlar, kişinin hem kendisinin hem de eşinin duygu düzenlemesinin bozulması sonucunda oluşur.
Kişi hem kendi duygularını düzenleme hem de eşinin duygusunu düzenleme yetisini geliştirmesi için motive edilir. Böylece çiftlerin öfke, üzüntü, korku, utanma, sevgi, aşk vs. duygularını fark ettikleri, birbirlerine gösterdikleri ve bu duygularını yatıştırdıkları ve paylaştıkları çift terapisi yapılır. Çiftler arasındaki olumsuz etkileşimsel döngüleri ortadan kaldırmak için olumsuz davranışın altındaki karşılanmamış ihtiyaçlara bağlı acı verici duyguların ifade edildiği, istek ve ihtiyaçların dile getirildiği ve eşlerin bu duygu ve ihtiyaçlara yanıt verdiği bir süreç yürütülür.
Bağlanma ile ilgili yakınlık arayışı veya mesafe koyma döngüleri oluşur. Peşine düşme ve mesafe başlığı altında topladığımız çiftler arasında saldırma-savunma, talep etme-geri çekilme, suçlama-mazur görme, yapışma-itme şeklinde görülebilmektedir. Diğer bir döngü ise kimlik korunumu ihtiyaçlarına bağlı Baskın/Teslimiyetçi başlığı altında öncülük etme-takip etme, yukarıda-aşağıda, tanımlama-erteleme, aşırı işlevsellik-düşük işlevsellik şeklinde görülebilmektedir. Çiftlerde bağlanma/kimlik korunumu ile ilgili ihtiyaç olan bu döngülerde, çiftlerden birinin bağlanma ihtiyaçlarına talebi varken diğerinin ise kimlik korunumu ile ilgili ihtiyaçlarına bağlı talepleri olabilir. Terapi süreci beş aşamadan oluşur.
1. Aşama: Terapistin Çiftler ile İttifak Kurması, İşbirliğinin Sağlanması:
Bu aşamada terapist ve çiftler arasında empatik güvenli bir ortam oluşturulur ve iletişim sağlanır.
2. Aşama: Eşler Arasındaki Olumsuz Etkileşim Döngülerini Tırmanışını Hafifletme.
3. Aşama: Eşlerin Olumsuz Etkileşim Döngülerinin Altındaki Duygulara Ulaşmak.
4. Aşama: Eşlerin Olumsuz Etkileşim Döngülerinin Neden Oluştuğunun Farkındalığı ile Beraber Kendiliklerinin Yeniden Yapılandırılması.
5. Aşama: Eşlerin Etkileşimsel Değişim ve Yeni Kendilik Öykülerini Dillendirmeleri Sağlanarak Yeni Kendilik Yapılarıyla Olumlu Etkileşim Döngüsünün Pekiştirilmesi ve Bütünleştirilmesi.
POZİTİF AİLE TERAPİSİ
İnsanların sorunlarının yanında onların yetenekleri ve güçlü yanlarını kavramlaştıran, çatışma çözümü odaklı, psikodinamik, varoluşçu, hümanist, davranışçı ve trans kültürel terapilerden etkilenen entegratif bir yaklaşımdır.
İnsan yavrusu dünyaya sevme ve bilme kaynaklarını içeren bir kapasite ile gelir. Sevme kaynağı ebeveynleri üzerinden oluşan duygusal bir sıcaklık ile yeşerir. Sonrasında ise çocuk, ona yine eşlik eden ebeveynleri ile dünyayı keşfeder. Bireyin çocukken aldığı bakım, yakınlık, destek, anlayış, sabır, beslenme, sıcaklık ve sevilmenin birbirleriyle etkileşimi ile kişiye özel gerçek yetenekler oluşur. Gerçek yetenekler “dakiklik, temizlik, düzenlilik, itaat, nezaket, dürüstlük, sadakat, tutumluluk, adalet, hırs, başarı, güvenilirlik, çalışkanlık, sevgi-kabul, model alma, sabır, zaman, ilişki, cinsellik, güven, inanç, ümit, kuşku, kesinlik ve birlik” ten oluşmaktadır. Etkileşimle gelişen yetenekler ile oluşan beklentiler sonucunda yaşanan durumlar, olaylar ve kişiler karşısında algılarımız oluşur. Algı ile yaşanan deneyimlerin yorumlanmasının ise biliş, duygu ve davranışımıza etkisi olur. Örneğin ebeveynin kendisi için düzenlilik aşırı önemlidir ve bu nedenle düzenli olunmadığı zaman çocuğuna karşı duygusal enerjisi düşer, sevgi ve değer vermeyi bırakan bir davranış sergiler.
Bu örüntüden çocuğun çıkardığı şey, “Düzenli olursam değerliyim ve sevilirim.” şeklindedir. Düzenlilik yeteneğine ebeveyn tarafından gösterilen aşırı hassasiyet, düzenli olmaya aşırı önem veren bir insanın ortaya çıkmasına sebep olur. Hayatımızda düzen iyi bir şey olsa da örnekte bahsettiğimiz kişi için hayatı çekilmez hale getiren bir yük oluşturabilir. Örneğin, kişi düzen kurulmadan ders çalışamayabilir. Evini toplamadan evinden çıkamayabilir. Eşi düzensiz olduğunda kişinin huzursuzluğu oldukça yüksek olup kendisine ve etrafındaki insanlara zarar verebilir. Verilen örnekten de anlaşılacağı üzere içten içe verilen rahatsızlığa pozitif psikoterapide mikro travma denir. Nossrat Peseschkian 1986 yılında oluşturduğu psikoterapi modelinde gerçek yetenekler ve mikro travma da dahil olmak üzere denge modeli ve model boyutu, bağlanma, farklılaşma, ayrılma oluşan etkileşim basamakları; kendi kendine yardım, çatışma kavramı; pozitif yorum gibi kendine özgü yapılandırılmış kavramlar ve müdahale yöntemleri oluşturmuştur.
Pozitif Psikoterapi kavram ve müdahale teknikleri üzerinde çalışılan aile çift terapisinde bir eşle çalışma, çift ile çalışma, çekirdek aile çalışma, geniş aile ve aile bireylerinin iletişimde olduğu diğer sistemlerle çalışma gibi farklı uğraşlarda bulunulur. Pozitif Aile ve Çift psikoterapisinde sistemin bir parçası olarak önce bireyler ayrı ayrı ele alınır, ardından aralarındaki ilişki sistemine bir bütün olarak bakılmaya özen gösterilir. Pozitif Aile ve Çift Terapisinde pozitif psikoterapi, kavram ve müdahale yöntemleri üzerinden aile içi çatışmalarının çözümü için çalışır.
Yapılandırılmış Pozitif Psikoterapi müdahale teknikleriyle pozitif psikoterapinin beş tedavi aşaması üzerinden en az 12 seans yapılabilir.
1) Gözlem/Uzaklaşma: Odağın danışanın üzerinde olduğu bir dinlenme gerçekleştirilir, yorum yapılmaz. Danışanın objektif olarak neye ihtiyacı olduğu anlaşılmaya çalışılır. Yapılan gözlem, danışanın içinde bulunduğu durumun analizidir. Danışanla somut ve sorunu netleştirici bir şekilde konuşulması gerekilir. Danışanın yoğun bir anlatımla paylaştığı verileri rasyonel bir şekilde değerlendirebilmesi için ona eşlik edilir. Danışan kendiliğini oluşturan gerçek yeteneklerin normal seviyede olmaması sebebiyle ilişkideki bazı durumları çarpık algılayıp aşırı duygusal tepkiler veriyor olabilir. Eşini olduğu kişi gibi görüp çatışmayı yönetebilmek için ne olduğunu gözlemlemek, yazılı hale getirmek, suçlamamak ve eleştirmemek için gayret göstermek, üçüncü kişileri çatışmanın içine dahil etmemek gerekmektedir (Pesseschkian, 2005; 2020).
2) Envanter Oluşturma: Danışanın beş yıl içerisinde yaşanan yaşam olayları üzerinden denge modeli çalışılır. Gerçek yetenekler listesi (farklılaşma analiz envanteri), eş ile mukayese ederek incelenir. Çatışma ve denge modeli üzerinden kaçış alanlarına bakılır. Model boyutu, gerçek çatışma, temel çatışma incelenir. Karşılıklı etkileşim basamakları analiz edilir (Pesseschkian, 2005; 2020).
3) Durumsal Cesaretlendirme: Danışana eşlik edilir, öncelikle kendi kendine yardım etmesi için teşvik edilir. Danışanın güvene dayalı bir ilişki kurabilmesi için eşinin pozitif özelliklerine odaklanması ve onları söylemesi istenir. Kendi negatif özelliklerine dikkat vermesi cesaretlendirilir (Pesseschkian, 1998; 2005; 2020).
4) Sözelleştirme: İçine atıp susmak ya da çatışmalı bir üslupla konuşmak yerine eşiyle sağlıklı iletişim dili kullanması öğretilir. Pozitif ve negatif deneyimler irdelenir. Model boyutu, denge modeli ile çatışmanın çözümüne yardım edilir, aile üyeleri ve eşler birbirlerini öğrenirler. (Peseschkian, 1998; 2005; 2020).
5) Hedefleri Genişletme: Eşiyle çatışma alanlarının olmasıyla beraber birçok potansiyel paylaşım alanlarına sahip olunduğunun fark edilmesidir. ‘‘Model boyutunuzu düşünüldüğünde siz ve eşiniz arasında hangi tarz ilişkileri geliştirebilirsiniz. Eğer sorunların olmasa neler yapmak isterdin.’’ sorularla potansiyel alanlarında çiftlerin ilişkilerini geliştirme fırsatı oluşturulur.
VİRGİNİA SATİR AİLE TERAPİSİ
Aile terapilerinin annesi kabul edilen Virginia Satir, 1950’li yıllarda çocuklarla çalışırken ailelerle çalışmadan bir sonuç alınamayacağını fark etmiştir. Ailelerle çalışırken eğitici aile ve sorunlu aile yapısı olarak ayırdığı iki farklı aile yapısı olduğunu fark etmiştir. Eğitici aile yapısında aile bireyleri birbirlerini sevgilerini gösterebildikleri, güvende hissettikleri, aidiyet ve değerli hissettikleri, mutluluk ve keyif yaşadıkları bir ortam paylaşırlar. Birbirleriyle tam anlamıyla temas kurabilmektedirler. ‘‘Temas kurmak, kendinizi haklı çıkarıp sonsuza kadar mutlu yaşadığınız bir oyun değildir.
Dürüst davranmanın ve insani sorunlarınızı ve kaygılarınızı insanca paylaşmanın bir aracıdır. Bütünlüğünüzü korumanın, gelişen öz saygınızı beslemenin ve uzun vadede kendiniz ve diğerleriyle olan ilişkinizi güçlendirmenin bir yoludur. Bu tür bir bilgeliğe ulaşma çabası, hayat boyu süren bir arayıştır. Kendimize karşı çok sabırlı olmayı gerektirir. Kendimizi bilmek ve diğerleriyle temas kurmak bu arayışta temel öneme sahiptir. Kendimizle ve birbirimizle ne kadar tam ve eksiksiz temas kurarsak sevildiğimizi ve değer gördüğümüzü hissetmek, sağlıklı olmak ve sorunlarımızı daha etkin yollardan çözmeyi öğrenmek de o denli mümkün olur. Her bir temas, iki kişi ve üç parçadan oluşur: Kendisiyle temasta olan kadın, erkek ve her birinin diğeriyle olan temasıdır.’’
Hedeflerim
Sana yapışmadan seni sevmek istiyorum,
Seni yargılamadan takdir etmek,
İstila etmeden sana katılmak,
Talepkâr olmadan seni çağırmak,
Suçluluk duymadan seni terk etmek,
Suçlamadan eleştirmek,
Ve seni hor görmeden sana yardım etmek.
Senden de aynısını görebilirsem
İşte o zaman gerçekten tanış olabilir ve
Birbirimizi besleyebiliriz.
Beş Özgürlük
Olması gereken, olmuş ya da olacak olan yerine burada olanı görme ve duyma özgürlüğü.
Söylenmesi gereken yerine kişinin hissettiği ve düşündüğünü söyleme özgürlüğü.
Hissedilmesi gereken yerine kişinin içinde asıl olan biteni hissetme özgürlüğü.
İzin beklemek yerine kişinin istediğini talep etme özgürlüğü.
Yalnızca “güvende” olmayı seçmek ve sorun çıkarmaktan kaçınmak yerine kişinin kendi adına riskler alma özgürlüğü.
Danışan, Virginia Satir’in beş özgürlük ve hedeflerim yazılarındaki niteliklere sahip ise eğitici aile yapısı içerisinde büyümüş, uyumlu iletişim türüyle davranabilen birisidir. Eğer değil ise sorunlu aile yapısında büyümüştür. Sorunlu aile yapısında güvensizlik, korku, kaygı, engellenmişlik hisleri hakimdir. Genelde göz teması kurmakta zorlanırlar, duyguların gösterilmesi zordur ya da yoktur. Çocukluklarında karşılaştığı ebeveyn davranışları eleştirisel, öfkeli, karşıdakini utandırıcı ve anlamaktan uzak ise gerçek duygu düşünce ve davranışları ortaya koymakta oldukça zorluk yaşarlar. Kendilerine değer vermeyen, henüz beş özgürlüğü yaşamayı öğrenmemiş bir aile içerisinde büyüyen bireyler hayatın içerisinde kaygı oluşturan bir durum karşısında tekrar eden bir şekilde yatıştırıcı, suçlayıcı, aşırı mantıklı, ilgisiz patavatsız dört iletişim türlerinden biriyle tepki verirler. Bu iletişim türleri beden üzerinde negatif etki yaratarak fiziksel sağlığı etkiler. İlişkileri kısıtlar ve bu yüzden ilişkiler yıkıcı, ruhsuz, ölü, mesafeli ve sinir bozucu hâle gelebilir; bireyin kaynaklarını kullanmasını kısıtlar. Kişinin kendisi için kurduğu hayallere köstek olur, korku ve diğerlerine bağımlılığı arttırırlar.
Virginia Satir, aile terapilerinde insanlarla ile ilgili hümanist ve varoluşsal özgün düşünce ve inançları çalışmaya başlar. İnsanların özlerde iyi olduklarını ve kendileriyle bağlantı kurabilmelerinin yolunun iç dünyaları keşfetmelerinden ve kendi öz değerlerini onaylamalarından geçtiğini düşünür. Her bir aile bireyini aynı yaşam gücünün harikulade görünümleri olduğuna inanır. İnsanların eşitler ilişkisindeki değer eşitliğine inanır. Her koşulda değişim olur. Her zaman umut vardır. Semptomun aslında bilinçdışı bir çözüm olduğunu düşünür. Dirence saygı duymak gerektiğine inanır. Sorun sorun değildir, sorunla nasıl başa çıktığımız sorun olarak görülür. Terapistin sahip olduğu kendiliği, en önemli terapi aracı olduğunu düşünür.
Aile terapisinde dört amaç üzerinden danışanın büyüme ve gelişmesi kontrol edilebilir. Aile üyeleri; yüksek öz değere sahip olduklarını hissettiklerinde, birden fazla seçim haklarının olduklarını görebildiklerinde hem içsel deneyimlerinden hem de davranışlarından sorumlu olduklarını hissettiklerinde, daha uyumlu olduklarını deneyimlediklerinde terapi amacına ulaşmıştır. Aile üyeleri uyumlu iletişim biçimi ile davrandıklarında özlerine ulaşabilirler. Terapistin eşliği ile danışan kendinin farkında olma, davranışlarını seçme, kendini yargılamadan keşfetme ve risk alıp cesur olma yeteneklerinin olduğunu yapılan çalışmalarla görmeye başlar. Geçmişi veya geleceği düşünmek yerine anda kalarak, ne olup bittiğini görebilmeniz için kendi kendinize izin vererek, gerçekte yaşanana dikkatinizi vererek farkındalığınızı artırmaya çalışır. Danışanın kendisiyle hem de başkaları ile nasıl ilişki kurduğunu kendini yargılamadan keşfetmesi önemlidir. Kendinin ve başkalarının hakkında sabit fikirli düşünceler taşınıyorsa bu durum hem danışanın kendi ile olan hem de başkaları olan ilişkisini zedeler. Virginia Satir, kişinin yaşadığı olayın onun davranışını belirlemediğini ancak yaşananı anlamlandırma ve yorumlama şeklinin olaya verilen davranışını belirlediğini söylemektedir. Kendinin hızlıca nasıl bir anlam yüklediğini fark eden insan, kendisi için doğru olan davranışı tercih etmelidir.
Virginia Satir, aile üyelerinin birbiriyle bağlantılarının nasıl olduğuna bakar. Aile içerisinde ve dış dünyada kendimizle bağlantı kurabildiğimiz oranda diğer insanlarla bağlantı kurabileceğimizi ifade eder. Bağlantı kurabilmek öncelikle kişinin kendisiyle ilgili olması, kendini takdir etmesi, açık yüreklilikle ve önyargısız bir şekilde dinleyebilmesi, savunmaya geçmeden odakta kalabilmesi, farklılıklarla gurur duyması, kendisini tam olarak algılaması, algılarını kontrol etmesi, eşit olarak ilişki kurması, faydasız inançların ve beklentilerin gözden geçirilmesi, faydasız rolleri değiştirmesi, karşılanmayan özlemlerinizin güncellenmesi ve kalbinde olanlarla bağlantıya geçmesine bağlıdır.
Bu dört amaca ulaşılan bir değişim için aşağıdaki aşamalardan geçilmesi gerektiği ifade edilir:
Statüko: Danışanın yaşadığı kaçışların, uyumsuz başa çıkma tutumlarının farkında olmadığı ya da değiştirmek için harekete geçemediği durumudur.
Yabancı faktörü: Psikoterapistle başlanılan çalışmalar sonucunda danışan gerçekleriyle yüzleşmeye başlar. Danışan ile psikoterapist arasında empatik ve güvene dayalı olumlu bir iletişim vardır.
Kaos aşaması: İletişimlerindeki başa çıkma tutumlarından vazgeçmeye başladıklarında eşler hem kendilerini hem de birbirlerini anlamaya başlar. Acı verici duyguların açığa çıktığı, düşük öz değerin hissedildiği, çocukluk dönemi karşılanmamış beklentilerinin dile getirildiği dönemdir. Empatik bir şekilde terapist eşlik eder.
Dönüşüm aşaması: Eşler ve diğer aile üyeleri karşılanmamış beklentileri fark eder. Bireyler yaşadığı olumsuzluklara karşı ortaya koyduğu davranışlardan vazgeçer. Kendilerine daha şefkatli olan, değer veren kişiler haline gelirler. Duygularını, istek ve beklentilerini fark eder.
Bütünleşme aşaması: Eski davranışlarını bırakıp yeni uyumlu başa çıkma tutumları ortaya koydukları dönemdir. Değişimin kalıcı olmaya başladığı bir süreçtir. Değişimin kalıcı olması için Kişisel Buzdağı metaforu çalışması yapılır. Bu metaforda, oluşan kaygı sonucunda nasıl bir işlevsiz tutum içerisine girildiği, bu tutumla nasıl canını yakan duygulardan kaçıldığı, duygularının hakkında duyguları hissetmeye başladıkları görülür. Algısının nasıl çarpıklaştığını fark eder. O anda yaşadıklarıyla içindekilerin alakalı olmadığını görür, geçmişteki öyküsünden kaynaklı ısrarla beklediği karşılanmamış beklentileri olduğunu fark eder. Bu beklentilerin hiç bitmeyen geçmişten gelen hasret ve arzu içerdiğini fark eder. En temelde görmemeye çalıştığı kendilik hissiyatına sahip olduğunu görmüş olur. Bu kapasite ile olayı daha gerçekçi algılamaya başlar. İçindeki duygularını fark edebilen bir şekilde karşısındakinin de ne hissedebileceğini tahmin eden, aklıyla yapması gerektiğini düşündüğü şeyi manevi insancıl bir hisle yapabilen, uyumlu başa çıkma davranışını yaşayabilen bir kapasiteye ulaşmış olur.
Uygulama aşaması: Yeni yapısı ve ilişkileriyle uyumlu başa çıkma tutumları tekrar tekrar ödevlerle çalışılır.
Sağlıklı ve uyumlu olma aşaması: Danışan için her şeye karşı daha anlamlı bir bakışı olur. Sanki dünyayı farklı bir gözlükten görmektedir (Satir ve arkadaşları, 1991).
Aile ve çift terapisinde danışanın kendisini ve eşinin tam olarak neler yaşadığını anlaması için Kişisel Buzdağı Metaforu Virginia Satir’in oluşturduğu önemli bir tekniktir.
Kişisel Buzdağı Metaforu ile danışanın iç dünyasına yolculuk etmesine terapist eşlik eder. Bu yöntemi buzdağı üzerinden tariflerken en tepedeki bir olay sonucunda kişide gerginliğe bağlı çıkan başa çıkma tutumları ortaya çıkar. Sonrasında tutum ve davranışları oluşturan duygular olur. Onun altında duyguların hakkındaki duygular olur. Onun da alt sırasında yaşanan olayı kişinin nasıl algıladığını içeren algılar olur. Algıların altındaki beklentiler bulunur. Beklentilerin altında hasretler (özlemler) bulunur. Onun da altında öz denilen kendilik yer alır.
Tartışma ve Sonuç
Bu dört aile ve çift yaklaşımının farklılıkları ve aynılıklarına beraber bakıldığında, bireyin en temelde çocukluk döneminde temas halinde olunan birincil bakıcıları ile ilişkisi ve psişik gelişim evrelerinin nasıl geçirildiği oldukça önemlidir. Bu noktada, hangi yaklaşım ile aile ve çift terapisi yapılırsa yapılsın, danışanın çocukluk döneminden itibaren yapılanmış ve şimdiki ilişkilere yansıyan işlevsiz davranış ve tutumlarını fark ettirmek üzere eşlik eden aktif bir terapist olunmasının önem arz ettiği sonucu çıkmaktadır.
— Her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek alıntı yapılabilir. —
Kaynakça
Loeschen, S. (2009). The Satir Process Practical Skills for Therapist:Halcyon Publishing Design.USA
Loeschen,S (2005).Enriching your relationship with yourself and other. USA:The Virginia Satır Global Network
Loeschen,S ( 2020 ). Making Contact. USA: The Virginia Satır Global Network
Masterson, J. F. (2011). Kendilik Bozukluklarının Psikoterapisi. (M.Benveniste,P.Özdemir,Çev.)İstanbul: Litera Yayınları
Satir, V. (1983). Conjoint Family Therapy. Palo Alto, California: Science and Behavior Books,
Nichols, M. P., &Schwartz, R. C. (1998). Family therapy: Concepts and methods (4th ed.). Allyn& Bacon.
Satir, V. & Baldwin, M. (1983). Satir Step by Step: A Guide to Creating Change in Families.
Satir, V., Banmen, J., Gerber, J. & Gomori, M. (1991). The Satir Model: Famil Therapy and
Beyond. Palo Alto, California: Science and Behavior Books,
Satir, V. (2001). İnsan Yaratmak: Aile Terapisinin Başyapıtı. (S., Yeniçeri, Çev.). İstanbul:
Beyaz Yayınları. (1988).
Pesseschkian, N. (2005) Pozitif Aile Terapisi (Naim. M, çev.). İstanbul: Beyaz Yayınları.
Pesseschkian, N. (2002) Günlük Yaşamın Psikoterapisi (Teksöz. K, çev.). İstanbul: Beyaz Yayınları.
Pesseschkian, N. (1998) Doğu Hikayeleriyle Psikoterapisi (Fışıloğlu. H, çev.). İstanbul: Beyaz Yayınları.
Tekneci, M. (2016). Yakın İlişkilerin Gizli Anlamları. İstanbul: Yakamoz Kitap/ Sonsuz Kitap.
Tekneci,M. & Bragg, P. (2014). Derine Dalmak. İstanbul: Birey Aile Çocuk Terapileri Enstitüsü Yayın.
Gomori, M. & Adaskin, E. (2008). Personal Alchemy: The Art of Satir Family Reconstruction.
Hong Kong: The Hong Kong Satir Center for Human Development Limited.
Baldwin, M. (Editör), (2013). The Use of Self in The Therapy. New York: Routledg